18 Eylül 2012 Salı

Annem Elini Bırakma Demişti

Yahudi yazarlar, Holokost faciasını yoğun ve duygusal olarak işleyebildiler. Halbuki biz kendi trajidimizi anlatabilecek edebi güçten yoksunuz.

"Kayıpların Kazandırdıkları" kitabında alıntılanan bir sahneyi aktarmak istiyorum. Bu sahnenin binlerce benzeri Suriyede, Irakta, Filistinde Afganistanda, Çeçenistanda yaşadık. Ama biz kendi acılarımızı yahudiler kadar iyi anlatamıyoruz. Şimdi duygu yüklü hikayeyi dinleyelim.

***

Bir savaş muhabiri 2. dünya savaşı sonrasında İsviçredeki bir çocuk sığınma kampına girer. Yerlerde yatan çocuklar soğuktan ve açlıktan birbirine sokulmuş olarak duruyorlar. İkinci katta küçük bir kız çocuğu, ondan daha da küçük bir oğlanın elini sıkıca tutuyor. Kız sessizce ağlıyor. Oğlan ise ölmüş. Gazeteci kız çocuğuna sorar,

- Neden hala elini tutuyorsun?

- Annem onun elini asla bırakma diye tembihlemişti.
Paylaş:

12 Eylül 2012 Çarşamba

Murat Bardakçı, Akil mi Akul mu?

Murat Bardakçı'nın bugünkü yazısı Akil Adamlar sözü üzerinde etimolojik bir tartışma başlatmaktadır. Ancak Murat Bardakçı'nın konuyu ele alış biçimi ve vardığı sonuçlar doğru değildir.

Murat Bardakçı Akil kelimesinin (elif-kef-lam) e-ke-le fiilinden türeyen ve yiyici anlamındaki kelime olduğunu söylüyor. Diğer kelime ise Âkıl (uzatmalı ayn-qaf-lam) a-ka-le fiilinden türeyen akıllı anlamındaki kelime olması lazım diyor.

Bu kelimenin etimolojisine yorumda bulunmak için Arapçada Sarf ilminden haberdar olmak gerekiyor. Bardakçı kendisi bu ilime vakıf olmadığı gibi bu konuda bir uzmanın görüşüne başvurmadığı da ortada. Şimdi kendisinin bu açıklamasındaki yanlışları göstermek istiyorum.

Önce a-ka-le fiilinden başlayalım.
Bu fiilin ismi faili kendisinin de belirttiği gibi Âkıl (عاقل) şeklindedir. Âkıl kelimesi akıllı bir kimse demektir. Ancak Akil Adamlar sözü ile kastedilen bu kullanım değildir. Akil (عقيل) kelimesini Türkçe'de daha iyi bir ses düzeni ile ifade edecek olursak (Akiyl) şeklindedir. Kaf ile Lam arasında Ye harfi vardır. Bu (فعيل) terkibidir. Bu terkip bir kimsenin yapılan fiilde çok ustalaşması, o fiilin icrasında çok ileri derecede bir fail olması anlamına gelir. Mesela Allahın isimlerinde (Esmai Hüsna'da) bu terkip çok kullanılır. Aliym, Rahiym, Kadiyr, Semiy', Basiyr vs.
Dolayısıyla Âkil denilindiğinde standart olarak akıllı olan bir kimse değil, "bilge" düzeyinde akıllı bir adamdan söz edildiğini anlıyoruz.

Şimdi gelelim e-ke-le fiiline.
Murad Bardakçı burada da yanılıyor. E-ke-le (اكل) fiili nakıs/mu'tel bir fiildir. Bu yüzden fiilin genel kullanımı standart çekimlerin dışında "şaz" (kural dışı, düzensiz) bir durum arz etmektedir.

E-ke-le fiilinin faili kurala göre e-e-ke-le olması gerekiyordu. Burada ikinci elif birinci elif için uzatma haline dönüşür. âkıl (uzatmalı elif-kef-lam) (آكل) diye ifade edilmeliydi. Görüyorsunuz ki Türkçedeki ifade biçiminde her iki fiil de aynı şekilde yazılmalıdır.

Ancak muhtemelen Arapça'nın yazıya geçirildiği çağdan itibaren bu kullanım terkedilmiştir. Bunun yerine Akul (elif-kef-vav-lam) (اكول) kullanılmaktadır. Yani Araplarda ve Arapçada yiyici anlamına gelebilecek Akil diye bir terkip yoktur.
Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *