24 Nisan 2014 Perşembe

Görgü Kuralları ve Nezaket

Görgü kuralları toplumda yazılı olmayan ve hukuki cezası bulunmayan, ancak bir toplumun karakteristik özelliğini yaşatan kurallardır. Bu kurallar, birlikte yaşamayı kolaylaştıran niteliktedirler. Bir birey toplumun görgü kurallarına uymadığında ayıplanır ve dışlanır. Nezaket ise ilişkilerde ince davranışlar sergilemektir. Bunlar iç içe geçmiş, birbirini tamamlayan kavramlardır.

Görgü ve nezaket kurallarına uymak kişiyi toplumda sevilen ve sayılan bir kişi haline getirir. Böyle bir kişi toplumda saygılı, edepli, terbiyeli olarak anılır. Bu kuralları çiğnediğinde kişiye görgüsüz, cahil, kaba saba, saygısız ve benzeri yakıştırmalar yapılır ve kınanır. Görgülü olmak, ölçülü ve kurallı davranmaktır. Görgüsüzlük de ölçüsüzlük, kuralsızlık, sınır tanımamazlık demektir.

Nezaketli olmak saygılı olmaktır. İlişkilerde pozitif davranmak, hak ve hukuka riayet etmek demektir. Nezaketsizlik ise kin, saygısızlık, çatışma ve gerginlik yaratan davranışları sergilemektir. Muhatabını küçümsemek, başkalarını yargılamak, insanları tasnif edip aşağılamak, sürekli tartışıp, muhalif bir dil kullanmak, gerilim yaratmak hep nezaketsizliğin yarattığı sonuçlardır.

Görgü ve nezaket, giyim kuşama, temizlik ve zerafete önem vermektir. Giysinin topluluk, yer ve zamana uygun olmasına özen göstermektir. Başkalarını rahatsız edici davranışlardan sakınmaktır. Oturuşuna kalkışına dikkat etmektir. Eleştiriyi yerinde ve zamanında yapmaktır. Gerektiğine özür dileyebilmektir. Gıybet ve tecessüs etmemektir. Konuşurken yalan söz konuşmamak, konuşmasında abartıya ve övgüye kaçmamaktır. Uygun olmayan el ve söz şakalarından kaçınmaktır. Genel olarak büyüklerin önünde beylik laflar etmek ukalalık olarak kabul edilir. Görgülü ve nazik olmak, olgun bir kişiliğe; yaşına ve başına uygun bir davranışa sahip olmaktır.

Nezaket güzel ahlaklı, iyi ve yumuşak huylu olmaktır. Öfkelendiğinde öfkesini yenmektir. Küçük meselelere karşı hırs yapmamaktır. Dostlukta ve sevgide küçük hesap yapmamaktır. Mütevazi ve alçakgönüllü olmaktır. Doğruluktan ayrılmamak, adalet sahibi olmaktır. Kötülüğe kötülükle değil, iyilikle karşılık vermektir. Anlayış göstermek, samimi, hoşgörülü ve güleryüzlü olmaktır. Büyüklerine karşı saygı, küçüklerine de sevgi göstermektir.

Nezaket, kendini karşındakinden daha fazla önemsediğini karşındakine hissettirmemektir. Karşındakine önem verdiğini hissettirmektir. Nezaket, karşındakini önemsemektir.

Atalarımız “acı söz adamı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır” demişlerdir. İşte bu, hep nezaket kültürüdür.

Mevlana sevgi ve nezakete dair bir hikaye anlatır. Güneş ve rüzgar kendi aralarında yoldan geçmekte olan bir adam hakkında tartışmışlar. Rüzgar güneşe ben senden daha güçlü ve etkiliyim işte bu adamın ceketini çıkartacağım demiş. Adamın üzerine sert bir şekilde esmiş, fakat adam rüzgardan kendini korumak için ceketine daha sıkı sarılmış ve rüzgar başarılı olamamış. Bunun üzerine güneş, “gördün mü, beceremedin, işte gör ben senden daha etkiliyim” demiş. Bulutun arkasından gülümseyerek adamın üzerinde parlamış ve ortalığı ısıtıvermiş. Yaşlı adam hemen ceketini çıkarıp neşe içinde yürümeye başlamış. Güneş rüzgara demiş: “Nezaket ve dostluk, sertlik ve kabalıktan daha güçlüdür.” Hayat, sevgide, nezakette ve tebessümde güzeldir.

Mevlana şöyle der:
Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Yada göründüğün gibi ol.

İşte görgü ve nezaket de budur.
Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *