Akıl gelişiminin üç aşaması vardır:
-
Buluğ (akla erişmek)
-
Rüşd (kendi kendine doğruyu bulabilmek)
-
Kemal (başkasına da doğruyu gösterebilmek)
Belirtmek
gerekir ki bu aşamalar başlangıç değil, sonuç yani tamamlama
aşamalarıdırlar.
Akıl
buluğu hemen hemen cinsel buluğdan önce başlar. Daha doğrusu
ergenlik öncesi çocuğun akli yeteneğindeki gelişme onun cinsel
yeteneğindeki gelişmeden daha belirgin olarak farkedilir.
Henüz
cinsel ergenliğe ulaşamamış 9-10 yaşlarındaki bir çocuk, somut
olan iyiyi somut olan kötüden ayırabilir. Bir bebeğin yoktur ama
bir çocuğun "Temyiz" (ayırt edebilme) gücü vardır.
Ancak yine de akıl buluğunun cinsel buluğ ile tamamlandığını
kabul etmek daha mantıklıdır. Çünkü çocuk henüz cinsel
farkındalığa sahip değildir. Cinsel farkındalık ile akli
bakımdan yeni bir evreye girer ve ona da buluğ (erişkin, yetişkin)
çağı diyoruz.
Çocuğun
aklı kullanma ve kavrama kabiliyeti bebekliğin sonunda başlar ve
ergenliğe kadar devam eder. Çocuk neyin kendisine zarar ve neyin
fayda verdiğini çok erken yaşlarda bilir ve öğrenir.
Akli
bakımdan buluğa ermek demek, aklının sistematik olarak verilen
her bilgiyi kavrayabileceği anlamına gelir. Sözgelimi bazı
şeyleri 7-8 yaşındaki çocuklara öğretemezsiniz. Henüz onu
kavrama yeteneğine sahip değildir. Ancak ergenliğe eriştiğinde
genelde kendisine verilen her bilgiyi kavrayabilecek bir yeteneğe
erişmiş olur.
Günümüzde
12-18 yaş arasındaki lise çocuklarının; büyüklerin bile
kolayca üstesinden gelemeyeceği son derece karmaşık matematik
denklemlerini, kimya formüllerini, fizik problemlerini çok rahat
bir şekilde çözebilmeleri, buluğun aklı kullanabilme
potansiyelini tam olarak ortaya çıkardığını kanıtlıyor.
Buna
zeka diyebiliriz, çocuklar ergenliğe eriştiklerinde zekaları
tamamlanmış olur.
Rüşd
Çağı
Esasen
ergenliğe girdikten sonra bir sonraki aşama olan Rüşd süreci
başlar. Peki Rüşd nedir? Rüşd kavrama yeteneğinin iyiyi doğruyu
kötü ve çirkinden ayırt edebilecek bir bilgi sistemine sahip
olmaktır. Rüşd doğru bir bilgi ve deneyim sahibi olmaktır.
Misal
olarak 13 yaşındaki ergen oğlumla kendimi kıyasladığımda arada
bir zeka farkı göremedim. Hatta benden daha zeki olduğunu
söyleyebilirim. Ama o henüz yeterince bilgili deneyimli değil ve
hayat tecrübesine sahip değil. Aradaki temel fark bu.
Rüşd
orta yaşta bilhassa 40 yaşında doruğuna ulaşır. Şimdi konuyla
ilgili Kuran'dan bir kaç örnek vermek istiyorum.
Yusuf
süresi 22. ayetinde Hz. Yusuf'un ergenliğe girdikten sonraki hali
şöyle tasvir edilir:
وَلَمَّا
بَلَغَ اَشُدَّهُ اٰتَيْنَاهُ حُكْمًا
وَعِلْمًا وَكَذٰلِكَ نَجْزِى الْمُحْسِنٖينَ
"(Yusuf)
erginlik çağına erişince, artık kendisine hüküm ve ilim
verdik. İşte biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz."
(Kasas
süresi 14. ayette de aynı ifade Hz. Musa (as) için
kullanılmıştır.)
Böylece
Hz. Yusuf’a (as) yada Hz. Musa’ya (as) ergenlikten sonra ilim ve
hikmet yani yargılama gücü verilmektedir. İfadedeki “beleğa
eşuddehu” (güçlü çağına erişmek) anlamına gelir. Bununla
hem fiziksel hem de akli olgunluk kastediliyor. Aklın bu sürecine
rüşd diyoruz. Şimdi rüşd ile ilgili ayetlere bakalım:
Nisa
süresi 6. ayet:
وَابْتَلُوا
الْيَتَامٰى حَتّٰى اِذَا بَلَغُوا
النِّكَاحَ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِنْهُمْ
رُشْدًا فَادْفَعُوا اِلَيْهِمْ
اَمْوَالَهُمْ
“Yetimleri,
nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir
(rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını
verin.”
Burada
Rüşd’ün “doğruyu bulma hususunda kendi kendine yeterlilik”
olduğunu görüyoruz. Onlar rüşde erişince yani ne yapmaları
gerektiği konusunda kendi kendilerine yeterli hale gelince artık
onların mallarını onlara verin. Çünkü kendi mallarını
yönetebilecek bir olgunluğa erişmişlerdir.
Yine
Enbiya süresi 51. ayet:
وَلَقَدْ
اٰتَيْنَا اِبْرٰهٖيمَ رُشْدَهُ مِنْ
قَبْلُ وَكُنَّا بِهٖ عَالِمٖينَ
“Andolsun,
ondan önce de İbrahim'e rüşdünü vermiştik ve biz onu bilenler
idik.”
Bu
ayet Hz. İbrahim’in babası ve kavmi ile putlar hakkında ilk
tartışmasına atıf yapar.
Rüşd
sürecinin tamamlanması yani rüştte en yüksek seviyeye gelmek de
orta yaş yada 40 yaşında erişilir. 40 yaşından sonra kişinin
Rüşd çağı tamamlanır ve Kemal çağı başlar. Bu yüzden
peygamberlik genellikle 40 yaşında verilmiştir.
Şimdi
konuyla ilgili olarak Ahkaf süresi 15. ayete bakalım:
وَوَصَّيْنَا
الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَانًا
حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ
كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ
شَهْرًا حَتّٰى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ
وَبَلَغَ اَرْبَعٖينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ
اَوْزِعْنٖى اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ
الَّتٖى اَنْعَمْتَ عَلَیَّ وَعَلٰى
وَالِدَیَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحًا
تَرْضٰیهُ وَاَصْلِحْ لٖى فٖى ذُرِّيَّتٖى
اِنّٖى تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّٖى مِنَ
الْمُسْلِمٖينَ
“Biz
insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını vasiyet ettik.
Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun
(hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet
güçlü (erginlik) çağına erip kırk yaşına ulaşınca,
dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete
şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı
bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe
edip Sana yöneldim ve gerçekten ben müslümanlardanım.”
Burada
kırk yaşının rüşdün en üst seviyesi olduğunu görüyoruz.
Eskiden
Mekke’de yönetim kurumu olan Dar’un Nedve’ye katılabilmek
için kişinin kırk yaşını tamamlamış olması gerekiyordu.
Ergenlik
yaşı seçme(n) yaşı iken, rüşd yaşı da seçilme(n) yaşı
olmaktadır.
Rüşd’ün
tersi zıddı da sefih’tir. Doğruyu yanlıştan ayıramayan
kişidir. Nisa süresi 5. ayette bundan bahseder:
وَلَا
تُؤْتُوا السُّفَهَاءَ اَمْوَالَكُمُ
الَّتٖى جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ قِيَامًا
“Allah’ın
size geçim kaynağı kıldığı mallarınızı sefih kişilere
teslim etmeyiniz. Yine de bunlarla onları rızıklandırıp giydirin
ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.”
Nisa
5. ayette sefih kişilere malları teslim etmeyin derken, Nisa 6.
ayette de rüşdüne erişen kişiye mallarını verin diye
buyurulmuştur.
İrşad
ise rüşd eylemini uygulamaktır. Yani birine doğru yolu göstermek,
akıl vermek, rehberlik etmektir. İrşadı uygulayan kişi de mürşid
olup sadece doğruyu bulan/bilen değil, aynı zamanda doğruya
eriştiren kişidir. Kılavuz ve rehberdir. Ancak kamil kişi mürşid
olabilir. Bu yüzden Mürşidi kamil denilmiştir.
Kemal
Çağı
Kemal
çağı bilgelik çağıdır ve genellikle kırkından sonra başlar.
Her insan rüşdüne ermelidir ama her insan kemale eremez. Kişinin
kemale erebilmesi için rüşd çağı boyunca kendini terbiye etmesi
ve geliştirmesi gerekir. Dönüştürücü bir disiplin bir öğreti
ve bir mürşid gerektirir.
Esasen
kemal çağı bir yetkilendirme gerektirir. Buna kadim dinler
inisiye, tasavvufta el verme, medresede icazet, çağdaş eğitim
sistemlerinde ise diploma adı verilir. Kişi yetkinliğini
(kemalini) yetkin bir kişiden yada yetkin bir kurumdan alır.
Peygamberlerin
yetkilendirmesi ise yine Allah tarafından vahiy yoluyla yapılır.
Daha önce örnek verdiğim Yusuf süresi 22. ayette “O olgunluk
çağına varınca ona ilim ve hikmet verdik” denilmiştir. Yani
peygambere bilgelik ve yetkilendirme Allah tarafından yapılmaktadır.
Tüm
gerçek imamlar, alimler, aydınlar, şeyhler, mürşidler, bilgeler
kemal çağına varmış kişilerdir.
0 yorum:
Yorum Gönder