Cemre Şubat’ın 20, 27 ve Mart’ın 6’sında havaya, suya ve toprağa düşüp bunları ısıttığı kabul edilen havaya dâir hâdise hakkında kullanılan bir tâbirdir. Halk dilinde, birinci cemre, ikinci cemre, üçüncü cemre ve “Cemre düştü” denilir. Eski takvimlerde “Cemre-i ûlâ be-heva”, “Cemre-i saniye be-âb”, “Cemre-i salise be-hâk” diye geçerdi.
Birinci cemre havaya (20 Şubat),
İkinci cemre suya (27 Şubat),
Üçüncü cemre de toprağa (6 Mart) düşer.
Böylece önce havanın, sonra suyun, sonrada toprağın ısındığı belirtilmiş olur.
Lügat sahibi Kazvinî cemreyi şöyle izah eder:
Vaktiyle göçebelik zamanlarında insanlar kış gelince hayvanlarıyla birlikte barınmak üzere üç daireli, kıldan çadır kurarlardı. Dairelerin birincisi ikincisini, ikincisi üçüncüsünü kuşatırdı. Birinci daireyi büyük, ikinci daireyi küçük hayvanlara, üçüncü daireyi de kendilerine tahsis ederler ve her bir daireyi birer ateşle ısıtırlardı.
Havanın ısınmaya başladığını hissettiklerinde, bu da takriben 20-21
Şubat’ına tekabül eder, birinci dairenin hayvanlarını sahraya çıkarırlar
ve oradaki ateşi söndürürler. İkinci dairedekileri birinci daireye
naklederler, ikinci daire çadırını kaldırırlardı. Bu günlerde “Cemre
havaya düştü.” yani hava ısınmaya başladı, derlerdi.
Bir hafta sonra, 27 Şubatta ise ikinci dairedeki hayvanları çıkarırlar, ikinci ateşi söndürürlerdi ve “Suya cemre düştü” derlerdi. Bu da sular ısınmağa başladı demek olurdu.
Bir hafta sonra da, 6 Mart gibi, kendileri de çıkar ve çadırı söküp yaylaya göçerlerdi. Bu suretle ateşin üçüncüsünü de söndürmüş olurlardı. Buna da “Cemre toprağa düştü”, yani yer de ısınmağa başladı demek isterlerdi.
Bir hafta sonra, 27 Şubatta ise ikinci dairedeki hayvanları çıkarırlar, ikinci ateşi söndürürlerdi ve “Suya cemre düştü” derlerdi. Bu da sular ısınmağa başladı demek olurdu.
Bir hafta sonra da, 6 Mart gibi, kendileri de çıkar ve çadırı söküp yaylaya göçerlerdi. Bu suretle ateşin üçüncüsünü de söndürmüş olurlardı. Buna da “Cemre toprağa düştü”, yani yer de ısınmağa başladı demek isterlerdi.
0 yorum:
Yorum Gönder