11 Temmuz 2021 Pazar

Ekonomik bağımsızlık ve Yap-İşlet-Devret modeli

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Kamu Yönetimi bölümünde iken Türkiye Ekonomisi dersinde 1923-1929 arası Cumhuriyet dönemi ekonomisi konulu kısa bir makale hazırlamıştım. Haliyle yazmadan önce onunla ilgili kaynak taraması yapıyor ve okumalar yapmıştım.

Olağanüstü olumsuzluklara rağmen ekonomik politikalar bakımından başarılı bir dönemdir. Bu dönemde ortalama yıllık %9 büyüme sağlanmıştı. Bu dönemin en önemli özelliği milli burjuvazi'nin oluşturulması ve ekonominin dışarıya bağımlılığının azaltılması idi. Bu yönüyle kendisinden bir önceki dönem (1913-1918) olan İttihat ve Terakki'nin Milli İktisat programının bir benzeri niteliğindedir.

Osmanlı ekonomisi özellikle kapitülasyonlar ile delik deşik olmuştu. Gümrüksüz vergisiz içeri giren yabancı mallar karşısında yerli üreticinin bir şansı yoktu. 1923'te Lozan'da çetin pazarlıklar sonucunda kapitülasyonların tümü kaldırılmıştı. Ne var ki gümrüksüz mal girişi 1929'a kadar devam edecekti. Yani 1929'a kadar kapitülasyonlar fiilen devam etti.

1923-1929 ekonomik programın en önemli özelliği hem dış sermayeye açık liberal bir program olması hem de "bağımsızlık" vurgusudur. 1923'te toplanan İzmir İktisat Kongre'sinde bu iki temel mesaj verilmiştir:

  • Ekonomik bağımsızlık olmadan siyasal ve askeri bağımsızlık sürdürülemez.
  • Dış sermaye kapitülasyon ayrıcalığı olmaksızın yerel yasalar ve kurallar çerçevesinde yatırıma davet edildi.

Devlet dış sermaye girişi ihtiyacına rağmen ekonomik bağımsızlığı temin etmek yönde tedbirler aldı. Çeşitli kamu ve özel sektör ortak girişimleri ile bazı ürün ve piyasaları dışarıya karşı korudu. Ülkede doğru düzgün yol yoktu. Demiryolları ağını arttırmak için büyük bir gayretle çalışıldı. Kaynak yetersizliği her bakımdan had safhada idi. BUNA RAĞMEN YABANCILARA ÖZELLİKLE ALMANLARA "YAP-İŞLET-DEVRET USULÜ" YAPTIRILMIŞ OLAN DEMİR YOLLARI ÜCRETİ ÖDENEREK MİLLİLEŞTİRİLDİ.

***

Bu paylaşımı yapmamın sebebi şu: Son dönemlerde ekonominin kötü yola düşmesi üzerine bazı arkadaşlar "bağımsızlığımızı sürdürmek için ödenmesi gereken bir bedel" olduğunu söylüyor. Gerçekten öyle midir? KİT'lerin yabancılara satılabildiği, yabancıların "Yap-İşlet-Devret" modeli ile 30, 50, 100 yıllığına tezgahını kurup parayı topladığı bir ekonomik model bağımsızlığı sağlıyor mu?

Yap İşlet Devret modelinde hazine zarar etmez. Ne garantisi verilirse verilsin devlet çok fazla ödeme yapmamaktadır. Bu kısmı doğru. Ama toplam bilançoda devlet ve millet zarar eder. 30 yıllığına yol yapıyor. Bugün garanti edilen geçiş miktarları dolmasa devlet ödüyor. Ama garanti edilen miktarın 20 katını aşarsa da devlete millete bir geri ödeme yapmıyor. Bundan 30 sene önce bir yol için garanti edilen geçiş miktarları ile şimdiki geçiş kapasitesi kıyaslanabilir mi? Bu süre içinde garanti edilen geçişin 100 katına bile çıkabilir. Girişimci yabancı ise o parayı alıp ülkesine götürecektir.

Diğer taraftan 30-50-100 yıl boyunca o yolu köprüyü kullanacak, kaymağını iyice emecek 30-50-100 yıl sonra da sana posasını bırakacak. Bugün yapılan yollar köprüler 30-50-100 yıl sonrasının ihtiyacını karşılayabilecek mi? Tabi ki hayır. Arada sadece girişimcinin muazzam kârı ve kazıklanan millet ve ülke olacaktır.

Yap işlet devret modeli yatırım için kaynak sorunu olan az gelişmiş ülkeler için uygulanabilir, yine de bu ülkelerin bağımsızlığını katiyen temin etmemekte bilakis onları büyük devletler için periferi (bağımlı) bir ülkeye dönüştürmektedir.



Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *