10 Ekim 2021 Pazar

Rurouni Kenshin, Meiji Kılıç Ustasının Romantik Hikayesi


Rurouni Kenshin'in hikayesi daha önce 80'li ve 90'lı yıllarda manga ve anime yapılmıştı. 2012'de William Ireton , Shinzô Matsuhashi yönetmenliğinde serinin ilk filmi çekildi ve şu ana kadar 5. film çekilmiş oldu. 

Ben bu yazıda 2012 yılında çekilmiş olan Kökler isimli ilk filmin kritiğini yapacağım. Diğerlerini de bilahare gerekli görürsem ayrı bir blog yazısında değerlendiririm.

Filmin Konusu

Meiji döneminin başlangıcında Battousai isimli üstün yetenekli genç bir samuray vardı. Battousai Shougun rejimine karşı ayaklanan isyancıların arasındaydı ve geleneksel samuraylara karşı amansız bir suikastçı (hitokiri) idi. İsyanın sonunda Meiji taraftarları galip gelmişti. Bu sırada Battousai ortadan kayboldu. Aradan 10 yıl geçti ve Meiji önderliğinde batı tarzı yeni bir düzen kuruldu. Battousai geçen süre içinde gezgin/avare bir yaşam sürer. Ağzı köreltilmiş ters katana'sı (uzun kılıcı) ile bir daha kimseyi öldürmemeye yemin etmiştir. Battousai, Kauro isimli genç bir kızın hayatını kurtardığında yeniden ortada görülmeye başladı.

İkilemler

Film ile ilgili çok fazla spoiler vermek istemiyorum. Sadece içerdiği bazı metaforlara işaret etmek istiyorum. Genellikle bu metaforlar da birer ikilem ve düalizm şeklinde ortaya çıkarlar.

Kılıç Öldürmek İçin mi, Korumak İçin midir?

Geleneksel Japon kılıç kültüründe “kılıç insanların hayatlarını kurtarmak ve yaşatmak içindir”. Ancak geleneksel değerler ve değerleri ayakta tutanlar zayıfladıkça bu temel felsefeyi tersine çevirenler de çıkıyor. "Kılıç kesmek ve öldürmek içindir" diyenler günden güne güçleniyor, daha örgütlü hale geliyor. Bu iyilik ve kötülük düalizmi Meiji Japonyasında nasıl bir hal alacak? Bir yandan geleneksel kılıç kültürü öbür yanda insanın yaşama hakkının alınayacağı şeklindeki batıdan mülhem yeni Meiji sistemi birbirine paralel gibi görünüyor. Ancak suç organize ve güçlü hale gelince kılıç, kesmeden ve öldürmeden sadece kurtarabilir mi?

Kaos ve Hukuksal Düzen

Yeni Meiji yönetimi toplumda bir düzen kurmaya çalışmaktadır. Meiji devrimi sırasında İmparatordan yana olan samuraylar artık yeni polis gücünü oluşturmuştur. Toplumda cinayetin hırsızlığın ve suçun olmadığı bir düzen kurulmaya çalışılmaktadır. Katana (kılıç) taşımak yasaklanmıştır.

Bununla birlikte bu dönüşüme direnenlerin çıkarmaya çalıştıkları bir kaos da vardır. Polis gücü bir taraftan hukuku yerleştirmeye çalışırken bir taraftan da rutin dışı olarak (bunun anlamı derin devlet) Battousai gibi üstün nitelikli hitokiri (suikastçı) adamları da kullanmak istemektedir. Ancak birçok üstün nitelikli hitokiri kendilerine daha fazla para veren çetelere katıldıkları için polis gücü zayıf ve çaresiz kalmaktadır. Eski suikastçı Battousai ahlaki nedenlerle öldürmeyi bırakmış ve bir daha öldürmemek üzere yemin etmişti.

Suçu Engellemek İçin Suçlular Öldürülebilir mi

Battousai genç kızın salonunu basan bir çeteye saldırmış ancak kesici olmayan katanası ile onları saf dışı bıraktığı halde kimseyi öldürmemişti. Çeteler ise sonraki günlerde polis karakolunu basar ve birçok polisi öldürür. Ölen polislerin anaları ve nişanlıları ağıt yakarken polis müfettişi Battousai’ye “o dövüştüğün suçluları öldürseydin bugün ölen bu polisler hayatta kalırdı” der. Suçu engellemek için suçluları öldürmek gerekir mi? Battousai kendisini yeniden hitokiri olmaya çağıran polis gücüne olumlu cevap verecek midir?

Kanun adamı olan polis müfettişi kanun dışı yöntemlerden medet ummaktadır. Aslında sistemin yaşadığı bu ikilem henüz Meiji’nin bocalama döneminde olduğunu ve hukuki düzeni tam olarak inşa edemediğini ve bunda bocaladığını gösterir.

Eski Çeteler ve Yeni Düzen

Her düzen değişiminde hemen görülebilecek bir şeydir. Eski düzenin etkili adamlarının bir kısmı yok olurken bir kısmı da değişime ayak uydurur ve yeni düzende yeniden nüfuz sahibi olurlar. Avrupada feodalizm yıkıldığında bütün feodal beyleri ve aristokratlar yağmurun altındaki tuz gibi erimiş değillerdi. Onların bir kısmı tasfiye olmuş olsa da bir kısmı da değişime ayak uydurup burjuvaya dönüştüler. Benzer bir durumu Meiji devriminde de görüyoruz.

Suçla Mücadele ve İnsan Hayatının Önemi

Battousai suçlu ve katil çete üyeleri ile dövüştüğü halde onları öldürmek istemez. Bu durum sadece suçlu ve katil olanla ilgili değildir. Suçluyu öldürerek cezalandıran sistem de böylece sertleşir katılaşır ve insan hayatına kıymayı daha kolay hale getirir. Battousai şöyle der: “Birini öldürdüğün zaman içinde bir öfke doğar ve bu öfke sadece sana daha fazla öldürme hissi verir. Bu kanlı döngüyü durdurmak benim katanamın amacıdır.”

Otoriter toplumlar ve siyasal sistemler hep “suçluları cezalandırmak” “suçu engellemek” adına otoriterleşmiş ve baskıcı sistemler de bu şekilde kurulmuştur. Öyle ise bu otoriter ve kanlı döngüyü durdurmanın yolu insanları kesmeyen bir katana kullanmaktır. Onları öldürmeden engel olunmalıdır. Rurouni Battousai’nin felsefesi budur.

Onura Karşı İnsan Hayatı ve Mutluluğu

Geleneksel Japon düşüncesinde “onur” çok önemli bir kavramdır. Aile’nin onuru, mensup olduğu okulun (bu kategori altında öğreti, ideoloji, din de sayılabilir) onuru, kişinin adının onuru ve hatta kılıcın onuru. Ortaya çıkan gizemli bir katil Battousai’nin hem adını hem de kılıcını kullanmaktadır. Battousai adının ve kılıcının kullanılması hakkında şöyle der. Bunların başkası tarafından kullanılması umurumda değil ama bu kadar kötü birinin kullanmasına izin vermeyeceğim.

Yine Kauro isimli kız babasının okulunun adını kirleten bir katil ile yüzleşmek istemektedir. Okulun onuruna sürülen bu leke affedilmezdir. Kauro kazanması ihtimali olmayan bir düşmana karşı gözünü kırpmadan ve ölümü hiçe sayarak dövüşmek istemektedir. Buna izin vermeyen Battousai Kauro’ya şöyle der: “Bu eğitim yerinin onuru hayatından vazgeçmeni gerektirecek kadar daha önemli değildir. Eminim, baban da bu eğitim yerinin onuru için kızının hayatından vazgeçmesini istemezdi.”

Battousai’ye göre bir okulun onuru, insan yaşamından daha önemli olamaz. Buna kanıt olarak da hiçbir babanın kızının yaşamına okulun onurunu tercih etmeyeceğini gösteriyor. Açıktır ki Japon toplumundaki onur kavramını sorguluyor.

Belki de bütün bunları Kauro’ya aşık olduğu için yapıyordur. Kim bilir?

Romantik Aşık mı Süper Kahraman mı?

Genç Battousai kusursuz bir kılıç ustası ve üstün yetenekli bir savaşçıdır. O her şeyin parayla satın alınabildiği Meiji döneminde parayla satın alınamayacak ender şeylerden biridir. Bir hitokiri iken çelik gibi sert bir iradeye sahip Rurouni (Avare/Berduş) Battousai yoksa romantik bir aşık mıdır? Genç kız Kauro’nun karşısındaki acemi sakar ve sempatik duruşu nasıl açıklanabilir?

Sonuç

Serinin ilk filminin adı Kökler (Origins)’dir. Burada Japon kültürünün köklerine bir gönderme var. Bununla birlikte yeni düzen de takdir edilmektedir. Filmin açılış sahnesinde askerlerine hitaben konuşan bir amiral batılı ülkeler örnek alınarak yeni bir düzen kurduklarını söylüyor; huzur ve mutluluk getiren bu yeni düzene takdirlerin sunulmasını istiyor. Japonlar Meiji düzenini takdir ediyorlar. Yeni düzenin getirdiği adalet, barış, insan hayatını koruma her ne kadar Japon kültürünün köklerindekiyle eşleşiyorsa da Meiji o kökleri ortaya çıkaran bir erdem sunuyor.

Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *