24 Ocak 2022 Pazartesi

İslam Demokrasisi

İslamcı kardeşlerim ağabeylerim alınmasın ama İslam'a en uygun yönetim biçimi demokrasidir. Onun için islamcıların "İslam demokrasisi" veya "islami demokrasi" üzerinde kafa yorması gerekir.

Bazıları İslam'ı demokrasiye alternatif bir yönetim olarak öne sürerler. Ancak onların önerdiği sisteme bakıldığında önerdikleri şey (örneğin hilafet adına ortaya konulan teori ve pratik) ya monarşi veya oligarşidir. İslam'ın kendisi bir "yönetim biçimi" değil, bir "değerler sistemidir".

Nasıl ki "cumhuriyet"i kabul edip "islam cumhuriyeti"ni onaylayabiliyorsak "islam demokrasisi" de pek ala uygundur. Sonuçta demokrasinin temelleri antik yunanda atılmışsa cumhuriyetin temelleri de antik Roma'da atılmış ve özellikle Fransız ihtilalinden sonra cumhuriyet yönetimi yaygınlaşmıştır. Buna karşın çağdaş demokrasi Alexis Tocqueville'ın Amerika'da Demokrasi kitabından sonra kurumsallaşmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır.

Demokrasi de, cumhuriyet de halk yönetimine dayanmakla birlikte bir yönetim sistemi olarak demokrasinin cumhuriyetten daha fazla geliştiğini ve ilerlediğini söylemek mümkündür. Gerek insan hakları gerek kuvvetler ayrılığı gerekse de sosyal devlet ve sivil toplum aracılığı ile demokrasi cumhuriyetten daha iyi bir sistemdir.

Paylaş:

23 Ocak 2022 Pazar

Profesörün oyu çobanınki ile bir mi?

Klasik bir "seçkinci" yorumudur bu.

Evet bir profun da bir fabrika patronunun da bir işçinin de bir çoban ve çiftçinin de oyu bir olmalıdır.

Nedenine gelince:

Çünkü kendi çıkarını öncelemek konusunda, bilgilisi bilgisizi fark etmeksizin tüm insanlar eşittir. Bir prof'un bir çobandan daha fazla olarak kendi çıkarını toplumun çıkarının önüne koymayacağının hiçbir garantisi yoktur.

Bu yüzden "eşit oy hakkı" dünyadaki en doğru sistemdir. Elbette yeterli değildir. Bazıları propaganda yoluyla kitleleri maniple edebilir. Demokratik toplumlarda zamanla bireysellik ve bilinç düzeyi arttıkça bu da azalacaktır.


 

Paylaş:

Basın özgürlüğü mü, basını denetleme mi?

Basın özgürlüğü devletin basın üzerinde siyasi denetleme ve baskı kurma mekanizmalarını kurmaması anlamına gelir. Çünkü devletler her zaman kendilerine yalaka bir basını tercih edecek, kendi yanlışlarını gösteren basına karşı ise baskıcı olacaklardır.

Basın özgürlüğü siyasal sisteme karşıdır. Yani devlet basına dokunmamalı. Peki basının tümü doğru işliyor mu, hepsi doğru habercilik peşinde mi? Değil tabi ki. Hatta basın ülkedeki politik kurumların tümünden daha fazla yozlaşabilir.

Ancak bir hukuk devletinde de ahlaksız ve sorumsuz gazeteciliği baskı altına almanın iki yolu var: Ya basının kendi içinden dışlama yoluyla, yalan haber yapanları teşhir edecek, diğer basın kuruluşları tekzip edecek ve dışlayacaktır. Veya okunmama yoluyla. Halk, yalan haber yapan ve yalanı ortaya çıkarılan basın kuruluşlarını okumayacak ve takip etmeyecektir. Ahlaksız ve sorumsuz gazeteciliğe karşı ahlaklı ve sorumlu bir gazetecilik çağrısı yapılırsa zaten kötü olanı zayıflayacak ve bertaraf edilecektir.


 

Paylaş:

20 Ocak 2022 Perşembe

The Witcher dizisi

The Witcher dizisini sevdim. Yüzüklerin Efendisi tadında... Fantastik dizileri severim. Kadim zamanlara ait hikayeler, krallar, kraliçeler, prensesler, ozanlar elfler, cadılar, büyücüler, melezler ... Ve insan ırkının yükselişi, Tolkien'in Ortadünya hikayeleri de insan ırkının diğer ırklardan sıyrılıp yükseldiği bir ara dönemi anlatıyordu. Yüzüklerin Efendisi'nde bir ozanın olmamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu farkettim.

İşte Ozan Jaskier'in muhteşem şarkılarından biri:

Cintra'nın son gülünün
Dikenlerinde kan var
Eski kanın unutulmuş öyküsü
Tüm gelecekler yeniden doğar
Dönen başkalık küreleri
Umudun ve kıyametin
Onun yolu ya mutluluğa
Ya da kıyamete çıkar
Geleceğin hayaletleri
Bindiler atlarına
Yaklaşıyorlar
Cintralı Aslan Yavrusu'na
Sürünün son sağ kalanına
Herkes o anlatılamayan
Gücün peşine düştü
Gelecek kılıcın ve baltanın zamanı
Ekildi kanlı savaş tohumları
Ak Kurt'u ara seçilmiş kişi
O durduracak zalimleri
Çelik ve gümüşle yanan yürek
Karanlıkta rehberin olacak
Zamansız zümrüt gözlerde
Gelecek daha yazılmadı
Zamanla dünya yanacak
Ya da gelecek kurtarıcı

Paylaş:

18 Ocak 2022 Salı

Hz. Adem peygamber değildir

Adem babamız peygamber filan değildir.

Kendisine ilk vahiy indirilen de Nuh'tur. Bu yüzden (nuhi ileyhi = kendisine vahyettiğimiz) Nuh ismi de vahyedilmiş olmasından kaynaklı bir sıfat isimdir.

Kendisine ilk sahifeler verilen de İbrahim ve Musa'dır. Ala süresi ilk suhufların İbrahim ve Musa'nın suhufları olduğunu açıkça belirtir. (Ala 18-19).

Bilinenin aksine ilk peygamber Adem değil, Nuh'tur. Ademe ne vahyedilmiştir ne de kitap verilmiştir. Ademe öğretmiştir. (Allame Adem'e). Ama bu genel olarak tüm insanlık için de geçerli. (Er-Rahman, allamel kuran, halaqal insan, allamehul beyan).

Sosyal medyada Adem a.s peygamber olmadığına dair görüşümü dile getirdiğimde bağzısı neredeyse beni öldüreceklerdi. Galiba bunun sebebi birçok kişinin "peygamber çocuğu olma" şeklindeki sahte argümanını elinden aldık o yüzden 🤣

Bu düşünce tabi ki benim icadım değil. Zaten birçok tefsirde bunun tartışılıyor olması, peygamberliğine delil getirilmesi bu konuyu ortaya koyuyor.

Diyanetin İslam Ansiklopedisi maddesinde de "bu konuda AÇIK ve KESİN bir AYET yoktur" dedikten sonra bir takım ayetleri yorumlayarak buna delil getiriliyor. Gördüğünüz gibi konu NASSİ değil İÇTİHADİ'dir.

Diğer yandan Adem'in durumu ve durumunun sıradanlığı peygamberlik müessesesi ile de çelişir. Peygamberler masumdur ve şeytanın ayartmasına açık değildir. Bu çok açık bir konudur. Hiçbir peygamber şeytan tarafından ayartılmamıştır. Ama Adem Allah'ın kendisine verdiği tek emir (yasak meyveden uzak durması dışında ona verilmiş başka bir emir bilmiyoruz) şeytan tarafından apaçık bir şekilde iğfal edildi.

Peygamberler de sürçme yaparlar. Ancak Allah onları bundan ve sonuçlarından korur. Misalen Nuh as. oğlu için münacaatta bulunduğunda Allah ona "O senin ehlinden değildir, cahillerden olma" diye azarlamıştır. Görüldüğü gibi bu bir sürçme idi ve Allah o sürçmeyi eyleme dönüşmeden hemen önce müdahale etti. Aksi takdirde Nuh'u cezalandırması gerekecekti. Peygamberlerin sürçmelerinin tümü bu şekildedir. Belki tek istisnası Yunus peygamberdi. Ne var ki şeytanın ayartmasına kanarak yasak meyveyi yemeye başlayan Adem ve Havva'ya Allah müdahale etmedi ve günahı işlemelerine müsaade etti. Ama sonucunda yaptıkları günahın yükünü boyunlarına asıp onları cennetten kovdu.

Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *