29 Mart 2022 Salı

Köpekten korkar mısın


En korktuğunuz köpek hangisidir diye sorsam bazıları Pitbul filan derler. Bu yanlış tabi. Pitbul korkulacak köpek değil. Neden diye sorarsan çünkü bir pitbulun ortalama ağırlığı 15-20 kilo. Eee ben 75-80 kiloyum. Kalıbından utan yaa! 😆

Ya diyelim bir tarafını kaptı ısırdı, onun üzerine yatsan sırf ağırlığınla öldürürsün onu. Ama köpek, kurt, yaban kedisi filan 50 kilonun üstüne çıktı mı artık korkabilirsin. Sıklet önemli. Kurtların da kiloları değişebiliyor. 30 kilodan başlar 80 kiloya kadar çıkar. 80 kiloluk bir kurt gerçek bir canavardır. Ona karşı koymak öyle kolay değil. Peki bir aslan veya bir kaplandan niye korkarız? Yahu ben 80 kilo, o 150-200 kilo. Ona karşı koyma şansım SIFIR. Hele yetişkin bir ayının sıkleti 300 kiloyu rahat bulabilir. Yaşayan en korkutucu canavar olabilir.

Onun için sıklet önemlidir arkadaşlar.

Siz dostlarıma başka gereksiz bilgiler de vereyim:

Peki canavar bir hayvanla (inşallah olmaz da) dövüşmek zorunda kalırsan ateşli silahlar haricinde en etkili savunma aracı ne olur? TAŞ ve SOPA.

Gizli Felsefe kitabının yazarı Agrippa kurdun kılıç veya mızraktan korkmadığını ama en çok taştan korktuğunu söyler.

Yakın boğuşma mesafesinde bıçak hiç etkili değildir. Bir kurtla bir ayıyla veya saldırgan bir köpekle sakın ola ki bıçakla dalaşmayın. Hayatınızı kaybedebilirsiniz. Bu hayvanların delinmesi zor bir derisi ve kaygan bir kürkü var. Derisini delmedikçe de ona zarar veremez. Bıçağı vurduğunda saplanmadan tüylerinin ve derisinin üzerinde kayma ihtimali çok yüksek. Ama sert ve sağlam bir sopayı (beyzbol sopası gibi) salladığında çarptığı yerde doğrudan derinin altına işler. Hayvanın sıkleti büyük değilse sert darbeler anında onu nakavt edebilir.

Hatta demir bir çubuk daha sert ve daha etkilidir. Örneğin bir çekiç. Çekiçle vurduğun yerde deriyi delmesine gerek kalmaksızın kemiklerini kırar. Etli yerine gelse isabet ettiği yeri çürütür içeriden derin yaralar oluşturur. Hiç korkmadan çekici bir kaplanın suratına savurabilirsin. Demirin hiç şakası yok ve hiçbir canlının ona karşı direnci yoktur. Dolayısı ile elinde bir çekiç veya demir bir boru varsa bir kaplan veya bir ayıdan korkmana gerek yok. Ama sen yine de kork ve uzak dur tabi, sıklet durumu lehine değilse ölürsün. 😏


Paylaş:

6 Mart 2022 Pazar

Küreselleşme ve NATO'nun genişleyip derinleşmesi

Küreselleşme yapısal olarak uluslararası ve ulusüstü örgütler üzerinden ilerliyor.

Küreselleşmede iki anahtar kavram "genişleme" ve "derinleşme"dir. Birincisi nicelik ikincisi ise nitelik ile ilgilidir. Mesela AB'nin genişlemesi örgüte daha fazla üyenin katılması ile sağlanmaktadır. Fakat AB derinleşmesi örgüt içi etkinliğin daha yoğunlaşması anlamına gelir. Ortak pazar, ortak para birimi, ortak yasama, ortak yargı vs. etkinliklere geçmek derinleşmeye örnektir.

Aynı örneği NATO üzerinden kuralım:

NATO örgütüne yeni ülkelerin üye olarak katılması genişleme örneğidir. Fakat NATO'nun belirli bölgelere yığınak yapması belirli bölgelerdeki etkinliğini arttırması derinleşme örneğidir. NATO'nun Afganistan'dan çekilmesi ise "tersine derinleşme" olarak görülebilir.

NATO 1990'lı yıllardan bugüne Doğu Avrupa ülkeleri içinden 14 tanesini bünyesine alarak genişledi. Ancak bu ülkelerde derinleşme yapmadı. 1997'de NATO-Rusya Kurucu Senedi imzalanarak NATO-Rusya Daimi Ortak Konseyi kurulmuştur. Bu anlaşmaya göre Doğu Avrupa ülkelerine NATO üsleri konumlandırılmamıştır. Genişleme var ama derinleşme yok.

ABD'nin ve diğer NATO ülkelerinin Türkiye'deki bazı NATO üslerini boşalttıktan sonra Yunanistan'da NATO üssü kurmalarının sebebi de bu anlaşmaya bağlılıktır. Bulgaristana Romanyaya Polonyaya ve diğer Batı Avrupa ülkelerine üs kurulmadığı için bir tek Yunanistan ve Türkiye kalıyor.


 

Paylaş:

4 Mart 2022 Cuma

AB bizi neden almıyor?

AB'nin Ukrayna'nın başvurusunu kabul etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan AB'ye seslenip "Ukrayna'yı alıyorsunuz da bizi niye almıyorsunuz" diye sormuştu.

Ben de Erdoğan'a ve bu soruyu soran arkadaşlarıma dostlarıma sormak istiyorum: Bu soruyu sorma konusunda samimi misiniz? Avrupalı olmayı kabullendiniz mi? ABli olmak gibi bir önceliğiniz var mı? Yoksa bu da Avrupa'ya laf sokmak için başka bir yol mu? 😃

AB üyesi olmaya verilen adlar "Avrupa Birliği Bütünleşmesi" veya "Avrupa Birliği Entegrasyonu" deniliyor. Yani bir ülke AB üyesi olduğunda basitçe AB örgütüne üye olmuş olmuyor. Bundan çok daha fazladır. Kimliğini onun kimliği ile bütünleştiriyorsun. Onun bir parçası oluyorsun.

AB "ulusüstü" örgütlere verilen yegane örnektir. Bunun anlamı şudur: AB üyesi olduğunuz zaman diğer uluslararası örgütlerden farklı olarak egemenliğinizin bir kısmından feragat edersiniz. Eğer egemenliğinizin bir kısmından feragat etmeye hazır değilseniz AB üyesi olamazsınız.

Yakın dönemde AB ile Polonya arasında bu konuda bir sorun yaşandı. Polonya Anayasa Mahkemesi AB Parlamentosunun bazı kararlarının anayasaya ve egemenlik haklarına aykırı olduğu yönünde bir karar aldı. Bu karar AB içinde yeni bir siyasal/hukuksal krize sebep oldu. Halbuki AB üyesi olan ve AB ile entegrasyona giren bir ülke zaten bu siyasal/hukuki şartları kabul etmiştir. Üye olma sürecinde şartlarını kabul ettiğin halde üye olduktan sonra senin kurumların AB'ye direniyor. Buradaki sorun bu. Benzer bir sorunu da biz Avrupa Konseyi ile yaşıyoruz. AİHM'i kabul ettiğimiz halde mahkemenin verdiği kararları ulusal egemenliğimize aykırı diye reddedebiliyoruz.

AB bütünleşmesine dahil olmak için Kopenhag kriterlerine uygun olarak 3 temel kural vardır:

1) Hukuki uyumluluk. Hukuk sistemini AB'ye uyumlu hale getiremedikçe giremezsin. Yoksa sen de Polonya'nın yaşadığın yaşarsın.

2) Ekonomik uyumluluk. Ülkenin ekonomik yapısı, iş gücü, üretimi, pazarı, pazarın işleyiş şekli vs. AB'ye uygun hale getirilmesi.

3) İlerleme durumundaki uyum. AB'ye girmeye ne kadar istekli olduğunuza ve bunu ne kadar sürdürebildiğinize bakarlar.

Zelenski AB'ye kızıp "Ey Avrupa sizden başka gidecek yerimiz yok" diyorken Erdoğan "Ey Avrupa senin sömürgeci geçmişini biliriz" der. Siz Avrupa olsanız hangisini alırdınız. 😅

Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *