Küçükken Ramazan'da iftardan hemen sonra mahallenin camisine gider ve yatsı vaktine kadar beklerdik. Bu arada rahmetli imamımız sevgili Molla Münir (Çiçek) bize bir konuyu açar ve sohbet/vaaz ederdi. Birgün öylece sessiz oturuyordu. Cemaatten biri hoca bize bir vaaz eder misin? dedi, beri ki "Ama hocam Ademden bu yana olan konuları biliyoruz, Ademden öte bir şey varsa onu anlat" diye uyarıda bulundu. İşte ben buna "bilgiçlik sendromu" diyorum.
Bu "bilgiçlik sendromu"na biz de yakalanıyoruz.
Vaazlarla ve Cuma hutbeleri ile pek aram yok. Zaten az işittiğim için hutbeyi de pek dinlemiyorum. Fakat dinlediğim zamanlar da malesef haz alamıyordum. İmamların vaazlarda ve minberlerde anlattıkları konular ve anlatma biçimleri o kadar basit ve sıradan tekrara dönüştü ki artık kendini bilgili sanan biz gibi daimi müminlere yavan geliyor.
Hakikaten bilmediğimiz ne anlatabilir ki?
Fakat bir gün hatamı anladım. Ben ve benim gibi ukalalar biliyor olsak da cami cemaati içinde bu konuları bilmeyen insanlar var. Her insan ve her kuşak sıfır bilgi ile doğar ve bilginin en basitinden başlayarak öğrenmesi gerekir. O zaman İmam ve vaizlerin anlattıklarının kıymetini anladım ve saygı duymaya başladım.
Bu dini konuların dışındaki tüm diğer konular için de geçerli.
0 yorum:
Yorum Gönder