16 Ocak 2023 Pazartesi

A. B. Şirokorad, Osmanlı Rus Savaşları (Kitap kritiği)

Şirokorad'ın Osmanlı Rus Savaşları kitabını yeni bitirdim. Bu adam bir Rus ve askeri tarih uzmanı. Fakat o nasıl bir milliyetçilik öyle arkadaş?!

Rusya'nın İstanbul ve boğazları ele geçirmesi bir ölüm kalım meselesidir diyor. Bu satırları bugün yaşayan birisi üstüne basa basa söylüyor.

Rusların barış zamanlarında İstanbul'a çıkartma yaparak ele geçirme planlarını anlatıyor. Bu ele geçirme operasyonlarında kimyasal silah kullanılabileceğine dair örnekleri anlatıyor. Plevne kuşatmasında kimyasal silah kullanmayan Rus komutanlarını ahmaklıkla suçluyor. 😲

Savaşları anlatırken çok detaylı bilgiler veriyor. Fakat ne hikmetse sadece Rusların kazandıkları bölümleri anlatıyor. Türk tarafından sürekli "düşman" diye bahsediyor. Elbette bu bir tarihçi için çok uygunsuz bir dildir. Savaşlardaki ölü rakamlarını verirken uçuyor. Kıran kırana boğaz boğaza mücadele olan cephelerde bile örneğin "Türkler 6 bin kayıp verirken Ruslar 15 kayıp vermiştir" diyor 😆

Batılı ülkelerin Rusya'ya karşı Osmanlı'yı korumasına karşı adeta kuduruyor. Emperyalistliklerinden girip caniliklerinden çıkıyor.

"Rusya hiç öyle batılıların dedikleri yayılmacı bir ülke değildir" diyor. Halbuki bu Rusya dünya kara topraklarının beşte birini; onlarca ülkeyi, devleti yutmuştur. Bunların tümünü de savaşlar ve istilalar yoluyla yapmıştır. Bazıları "Rusya toprakları Kuzeydedir, orası yaşama uygun değildir" diyebilir ki bu da doğru bir yaklaşım değildir. Baltık ülkeleri ve İskandinav ülkeleri de aynı enlemde Kuzey'de yaşıyorlar. Ama orada şahane bir yaşam var.

Rusya Kuzey'de ve Karadeniz'de sıkışmışmış, külliyen palavra. Rusya'nın Baltık denizine, Atlantik okyanusuna ve Büyük okyanusa çıkışı var. Peki dünyada hiç deniz sahili olmayan ülkeler ne yapsın? Peki Karadeniz'deki sahili olan diğer ülkeler (örn. Romanya, Bulgaristan, Gürcistan) ne yapacak? Onlar da mı boğazları işgal edecek? Almanya da varlık sebebini Akdeniz'e çıkmakta görürse ne olacak?

Türkiye İstanbul'u fethettiği tarihten bu yana boğazları ticaret gemilerine hiçbir zaman kapatmamıştır. Kendileriyle savaş durumunda olduğumuz zamanlar hariç Rus ticaret gemilerine de hiçbir zaman boğazlar kapanmamıştır. Ama savaş gemilerinin geçişi tabi ki farklıdır. Rusya Akdeniz'e hakim olmak için boğazları istiyor. Yani "seni yemezsem ölürüm" diyen kurdun hesabı onunki.

Rusya dünyanın kaynaklarına hükmediyor ama hala varlık sebebini başka ülkelerin topraklarında görüyor. Elbette bu sonu gelmez bir doyumsuzluk ve aç gözlülük.

Şirokorad profesyonel bir tarihçi olmasına rağmen içi nefret dolu bir adamdır. Sadece Türklerden ve Avrupalılardan değil, Rus çarlarına bile ne hakaretler ediyor. Büyük Katerina'nın Osmanlı ve Boğazlar politikasını çok beğendiği halde kendisine "köylü oruspusu" diyecek kadar ağzı bozuktur.

Neyse hakkını yemeyelim, kitaptan öğrendiğim bir sürü gerekli ve gereksiz ayrıntı da var. Mesela Almanların 1. Dünya savaşında yenilmelerinin sebebi savaşı kaybetmeleri değil, Almanya'da Rusya'da olduğu gibi devrim (ihtilal) oldu. Bu, Almanya'nın o kadar kısa sürede 2. Dünya savaşına nasıl hazırlanabildiğini de açıklıyor. Mesela gereksiz ayrıntıya bir örnek; 2. Katerina gençken İsveç ordusunda borazan olarak görev yapan bir askerle evlenmişti. Bu yüzden Ruslar arasında ona takılan "Borazanın karısı" lakabı meşhurmuş 😆

Neyse keyifli bir okumaydı. Kitabın çevirisini ve yayın editörlüğünü yapan Selenge Yayınları sahibi Ahsen Batur da işin hakkını veren bir tarihçiydi. Bu yılın Ağustos ayında vefat etti. Kendisine bu vesile ile Allah'tan rahmet dilerim.

Александр Широкорад, Alexander Shirokorad


Paylaş:

1 yorum:

  1. Aşırı bir milliyetçinin tarihçi olması bizleri şaşırtmıyor, ama kullandığı dil ile bilim adamlığından ziyade şarlatanlığı daha çok öne çıkıyor. Peki böylesine yazarlara ihtiyaç var mı? Evet, var. Her ne kadar tasvip etmesem de halkın ilgisini bir noktaya toplamak için gerekli bir durumdur. Abartılar ve biraz da yalanlar milletin ruhunu diri tutmak için önem arzediyor. Bunlardan öğrenebileceğimiz bazı şeyler olabileceği gibi bizim de (diğer milletlerin de) birliğini diri tutmasını sağlıyor. Karşılıklı liyakatsız tartışmaların sonucunda devletlerin emellerine ulaşabilmesi için savaşa zemin hazırlıyor.

    YanıtlaSil

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *