21 Temmuz 2023 Cuma

LGBT hem politik hem de pornografiktir

LGBT bireylerin cinsel yöneliminden öte hem politik hem de pornografik bir harekettir. Yani bir insanın hemcinsine cinsel bir istek duyması bu duygunun kaynağı her ne olursa olsun onu tüm toplumun önünde afişe etmesini gerektirmiyor. Amaç bireyin cinsel dürtüsü değil fakat daha geniş anlamda organize edilmiş politik pornografidir.

Mesela bir üniversitenin mezuniyet töreninde mezun olan bir kızın LGBT bayrağı açarak programda olmayan bir gündemle programı sabote etmesinin sebebi ne olabilir? Bu kızın cinsel tercihini göstermek istemesi midir? Hiç alakası yoktur.

Afişe etmek, dikkat çekmek politik bir tutumdur. Burada pazarlanıp satılan bir ürün değil. Politize edilip afişe edilen bir düşüncedir. Afişe edilen şey de cinsel dürtü olduğuna göre bu da pornografiktir. LGBT'liler bunu yapıyor. Hatta bunun savunuculuğunu ve eylemlerini yapanların çoğu gerçek anlamda homo seksüel bile değildir. Bir sosyalistin inşaatta çalışan işçilerle olan ilgisi kadardır bu. Yada Kudüs davasına adanmış bir İslamcı'nın Filistinli bir mülteciyle olan ilişkisi kadar. Yani mesele bireysel ihtiyaçlar değil ideoloji ve politikanın ta kendisidir.

LGBT hareketinin bir amacı herhalde aile ve cinsellik üzerindeki mahrem değerleri yıkmaktır. Fakat emin olun bundan çok daha fazladır. LGBT yapıcı bir düşünce değil yıkıcıdır. Bir şey yapmayı vaad etmez. Sadece yıkmayı vaad eder. Cinsel özgürlük gibi bir vaadi de yoktur. Örneğin açılımında "lezbiyen gay biseksüel transeksüel" var. Yani normal olan kadın erkek cinselliği dışında herşey var. Ama normal olan cinsellik nedense yok.

Aslında LGBT 1960-70'li yılların popüler olan bohem anarşist ve sol karışımının yeni bir şeklidir ve halikazırda tüm dünyayı kasıp kavurmaktadır. Birçok gerçek solcunun bundan son derece rahatsız olduğunu da biliyorum fakat buna cephe almak o kadar kolay değildir. Bu akım edebiyatta, sinemada, modada, kültürel iletimde, popüler bilimde, akademide, çarşı pazarda ve küreselleşen dünyada o kadar çok desteklenmektedir ki onun taraftarlığını yapanlar hızla yükselebilir ve onu eleştirenler de güçlü bir koroyla linç edilebilir.

***

LGBT'nin kendi terminolojisi de var. Misal homoseksüel veya heteroseksüel diye insanları ikiye ayırırlar. Burada çok hınzırca bir düşünce vardır.

Homo aynı cinsi ifade ederken hetero karışık demek olup karşıt cinsi ifade etmez. Karşıt cins değil karışık cins demektir. Dolayısı ile hetero seksüel olan biri karşı cinsten olduğu gibi kendi cinsine de yönelen demektir. Adı üzerinde karışık...

Bir başka hınzırca kavram da homofobidir. LGBT'liler homoseksüel ilişkiye karşı olanlara homofobik adını koyarlar. Bu da kendi cinsinden korkan anlamına gelir. Oysa homoseksüel karşıtları kendi cinsinden korkmaz ve çekinmez ancak bir homoseksüel kişi, içinde taşıdığı dürtülerden dolayı kendi cinsinden çekinebilir. Homo karşıtı olanlar ise kendi cinsine karşı cinsel bir dürtü hissetmeyeceğinden böyle bir korkuları da olmayacaktır. Dolayısı ile aslında homofobik olanlar da kendileridir.

Neyse konu uzun ama konuyu gündemde tutmak da zaten dediğim gibi politik pornografidir. LGBT'nin amacı da budur amaç gündemde kalmaktır.



Paylaş:

10 Temmuz 2023 Pazartesi

Modern Kölelik

Modern köleliğin işçilik ile alakası yok

Modern kölelik deyince birçok kişinin aklına "işçilik" geliyor. Gerçekten de Karl Marx işçiliği kölelik olarak vasıflandırmıştı. Ancak bu yaklaşım elbette doğru değildir. Köle ile işçinin kıyaslanması çok yanlıştır.

İşçi ile köle arasındaki en önemli fark şudur: 

İşçinin malı azdır, köle ise maldır. Kölenin malı olamaz çünkü zaten kendisi başkasının malıdır. 😃

Kölelik bir kazanç sorunu değil bir varoluş sorunudur. Köle başkasının mülküdür. Bağımsız bir kişiliğe sahip değildir. Bu bağımlılık işçinin sonuçlarına katlanamadığı için patrona bağımlı olması gibi değildir. Çünkü işçinin boynunda kölede olduğu gibi bir kanun tasması yok. İşçi bağımsız karar veremiyorsa kendi korkuları yüzündendir. Konforundan feragat etmek istememesindendir. Ama köle istese de bağımsız bir karar veremez.

Dolayısı ile işçinin sömürülmesi salt emek ihlali iken kölelik doğrudan benliğin ve kişiliğin gasbıdır. Kölenin ekonomik sorunu olmayabilir. Zengin birinin kölesi oldukça iyi şartlar altında yaşayabilir ama bu onun köle olduğu gerçeğini değiştirmez.

Kölenin bir sahibi vardır ve onun bir kişiliği ve iradesi yoktur o bir maldır. Alanır satılır, kimse ona herhangi bir konuda bir şey sormaz, onun bir kararı, reyi, oyu, söz hakkı yoktur. Kendisi ile ilgili hiçbir karar veremez. Sahibinin malıdır ve tamamen onun keyfine ve iradesine amadedir. Eğer kadınsa sahibi onu nikahlamaksızın onunla yatabilir. Ondan sıkılınca da başkasına satar. 

Modern Kölelik nedir?

Kölelik tüm dünyada yasal olarak kalkmış olsa da malesef uygulamada hala çok yaygın olarak mevcuttur.

Modern kölelik genellikle insan ticareti, zorla alıkoyma, fuhuş amaçlı kadın ticareti, zorla yaptırılan çocuk askerliği, ev köleliği, borç işçiliği ve ırkçılığa bağlı olarak sömürgecilik, kadınları ve çocukları zorla evlendirme vb gibi yasadışı olarak icra edilen uygulamalardır.

Ev köleliğine bir örnek vereyim:

Ben Köleyim (I Am Slave) (2010) isimli bir filmde Sudan'da kaçırıp yasadışı yollarla İngiltere'ye görütürülen ve orada bir aileye ev kölesi olarak satılan Mande Nazer isimli genç bir kızın dramı anlatılıyor.

Filmin sonunda şu ifadeler yer alıyor: "Mande Nazer'in ve hâlâ konuşamayan kölelerin yaşamından esinlenilmiştir. Bugün Londra'da beş binin üzerinde genç kadının köle olarak yaşadığına dair kanıt vardır. Uluslararası raporlara göre Sudan'da yirmi bin insan köleleştirilmiştir. Köle alımı devam etmektedir."

İngiltere'de 2015 yılında kölelik uygulamaları ile daha etkin bir mücadele için "Modern Kölelik Yasası" çıkarılması da bunun ne kadar yaygın olduğunu gösteren önemli bir göstergedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Walk Free ve Uluslararası Göç örgütü (IOM) 2021'de yayımladığı Küresel Kölelik Endeksi raporunda bugün dünya üzerinde 50 milyondan fazla köle bulunduğu görülmektedir.

Bu konuda daha geniş okuma yapmak isteyenler aşağıdaki linklere bakabilirler.

Modern köleliğin ülkelere göre haritası. Mutlaka bakın:
https://www.walkfree.org/global-slavery-index/

BBC raporu: Köleliğe karşı mücadelenin neresindeyiz?
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/10/121019_slavery

Türkiye modern kölelikte 2018'de 48. sırada iken 2021'de 5. sıraya gerilemiş.
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-kuresel-kolelik-endeksi-nde-dunyada-besinci-sirada

Zülfiye Zeynep Bakır'in 2016'da Insamer dergisinde yayınlanmış Modern Kölelik makalesi
https://www.insamer.com/tr/modern-kolelik_340.html

Hangi ülkede ne kadar köle var?
https://www.dunyahalleri.com/dunyada-hala-46-milyon-kole-var

2016'daki Küresel Kölelik Endeksi raporuna göre Türkiyede 480 bin köle var. 2021'de 5. sıraya gerilediğimize göre bu sayı katlanmış olması gerekir.
https://www.odatv4.com/guncel/turkiyede-480-bin-kole-yasiyor-3105161200-95099
https://t24.com.tr/haber/turkiyede-480-bin-modern-kole-var,411833
https://www.genel-is.org.tr/insanligin-durumu-167-ulkede-458-milyon-kole-yasiyor,2,12708

Bu da ChatGPT ile bu konuda yaptığım konuşma
https://chat.openai.com/share/922a6ecc-93f2-4471-9201-55f3f9438a83



Paylaş:

8 Temmuz 2023 Cumartesi

Altının da Tenekenin de Fiyatının Aynı Olduğu Ülke

Zamanın birinde hazerfen bir usta ve onun bir çırağı varmış. Bunlar ülkeleri gezer ve ücretleri karşılığında çeşitli ustalık hizmetleri sergilermiş.

Derken garip bir ülkeye gelmişler. Ülkede tek bir fiyat geçerli imiş ve herşeyin fiyatı aynıymış. Ne alırsan aynı fiyat, tenekenin de altının da fiyatı aynı imiş. Bu durum ustayı endişelendirse de çırağın çok hoşuna gitmiş. Usta "acilen bu ülkeden çıkalım, tenekenin ve altının fiyatının aynı olduğu dengesiz bir ülkede kalınmaz" dediyse de çırak bir süre kalmak için yalvarmış. Böylece bir süre kalmaya karar vermişler.

Derken bir tellal nida vermiş; "Ey ahali duyduk duymadık demeyin, yarın şu vakitte kralın huzurunda bir yargılama yapılacak" demiş. Usta ve Çırak erkeden gelip ön sıralarda oturmuş ve yargılama başlamış.

Orta yere bir darağacı varmış.

Savcı suçlanan kişi hakkındaki iddianameyi okumuş: Sanık evine gelen hırsızın peşinden koşmuş, zavallı hırsız duvardan atlayıp kaçmak isterken ayağını kırmış, bir şey çalmadığı halde hırsızın ayağının kırılmasına sebep olduğu için ev sahibinin idamını istemiş.

Ev sahibi kendini savunmuş: Efendim benim bir suçum yok, duvarı yükselten ustanın suçu. O kadar yüksek yapmasaydı ayağı kırılmayacaktı demiş. Ev sahibi haklı bulunmuş ve serbest bırakılmış, derhal usta getirilip yargılanmaya başlanmış.

Savcı duvar ustasına "Sen duvarı yüksek yaptığın için bu adamın ayağının kırılmasına sebep oldun, sen asılmalısın" demiş. Duvar ustası kendini savunmuş: "Efendim benim bir suçum yok, bütün suç işçinin. Harcı çok fazla yaptı. Ben de ziyan olmasın diye kullanayım derken duvar yükselmiş."

Duvar ustasının savunması da haklı bulunmuş, suçlu işçi olmalı. İşçiyi getirip yargılamaya başlamışlar, işçi de kendini şöyle savunmuş: "Efendim aslında ben harcı tam ayarlıyordum fakat yoldan geçen filan kadının elindeki bileziğe gözüm takıldı. Çok dikkat çekici idi. O bileziği takmasaydı bunların hiçbiri olmazdı demiş. İşçi de haklı bulunmuş.

Bu sefer yargılamak için bilezikli kadını getirmişler. Kadın da "Kuyumcu o bileziği vitrine koymuştu, ben de ordan geçerken gördüm ve aldım. O vitrine koymasaydı bunlar olmazdı" demiş. Kadın da haklı bulunup serbest bırakılmış, onun yerine Kuyumcu getirilmiş.

Kuyumcu da kendini savunmuş: "Filanca adam bileziği getirip bana sattı, o getirip satmasaydı bunlar olmazdı" demiş. Kuyumcu da haklı bulunmuş ve kuyumcuya bileziği satan adam getirilmiş.

Adam kendini savunacak bir şey bulamamış, "bilezik bana annemden kaldı, annem ölünce onu satmak istedim, bu adamın ayağının kırılmasına sebep olacağını bilmiyordum" demiş. Böylece suçun intikal edeceği başka biri kalmayınca adam suçlu bulunmuş ve idamına karar verilmiş.

Mahkumun boynuna ipi geçirmişler fakat boynu ve ensesi çok kalın olduğundan her asma girişiminde ipten düşüyormuş. Kralın canı sıkılmış:

"Yahu iki saattir burada bir adam idam edemediniz, bu olmuyorsa başkasını getirin" demiş. Savcı boynu idam edilmek için daha uygun birini bulmak üzere izleyicilere yönelmiş gözü bizim Çırak'a takılmış. "Hey sen gel bakayım buraya, senin boynun uzun o yüzden seni asacağız" demiş. Usta hemen öne atılmış: "Efendim ben her işten anlayan bir ustayım ve o da benim çırağım, mümkünse başka birini seçemez misiniz" demiş. Savcı bu itirazı da kabul etmiş ve izleyicilerden başka birini seçip onu asmışlar.

Ölümden kıl payı dönen Çırak'a Ustası: "Ben sana tenekesi ve altını aynı olan dengesiz bir ülkede kalınmaz dememiş miydim?" demiş.

 


Paylaş:

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *