21 Ağustos 2023 Pazartesi

Ölülere Yasin süresi okunur mu?

Evet okunur. Hatta ölünün ardından okumaya en uygun süredir de denilebilir.

Yasin süresinde bilhassa "diri olanları uyarman için" ifadesi geçtiği halde bunun ölülere okunması bir ironi gibi duruyor. Gerçekten de öyle mi? Gelin birlikte inceleyelim.

Bilindiği gibi "ölülerinize Yasin okuyunuz" şeklinde geçen bir hadis vardır. Bu hadisin sahihliğini tartışacak derecede bir rivayet uzmanı değilim. Ancak ben bunun Kuran'la çelişmediğini düşünüyorum.

Öncelikle hadiste ifade edilen ölülerinize (mevtakum) ile kastedilenin "ölmekte olan kişilere" olduğu da söylenmektedir. Yani aslında ölmekte olan kişiye okunur. Tabi bu bir yorum. Ölünün arkasından da okunmayacağı anlamına gelmez.

Şimdi Yasin süresinde geçen "yaşayanları uyarman için" (Yasin 70) ifadesine bakalım. Buna benzer başka ayetler de var. Aşağıda onlardan bir kaç örnek veriyorum. Fakat tüm bu ayetlere dikkatle bakıldığında fiziksel ölüden ziyade ruhen ölü olanları kastettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Yasin süresindeki ayetin tamamı şöyledir: "(Kuran) diri olanları uyarman ve kafirlere azap hak olsun diye indirdik" (Yasin 70) Bu ayette ölüler kafirler; diriler ise Kuran'ın mesajına kulağını aklını ve kalbini açan kişilerdir. Nitekim Yasin süresi 10. ayette de kafirlerden bahisle "Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar" demektedir. Devamı olan 11. ayette ise "inne ma tunziru menittebaaz zikra ve haşiyer rahmane bil gaybi" (Sen ancak zikre tabi olan ve gaybda iken de Rahman'dan korkan kişileri uyarabilirsin) diyor. Aslında 11. ayet ile 70. ayet aynı şeyi ifade ediyor. Yaşayanlar derken kastettiği bunlardı.

Buna benzer başka ayetler olduğunu söylemiştim. Aşağıdaki ayetlere bakın, bu ayetlerde aslında ölü olmayı mecaz anlamında kullanıldığı anlaşılıyor.

  • "Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin." (Fatır 22). Hz. Muhammed'in kabirde olanlara gidip din anlattığına dair bir haber bulunmamaktadır. Halbuki kafirlerin kalpleri mezardır. Onlar yaşayan ölülerdir. Hidayete ermeleri ve doğru yolu bulmaları mümkün değildir.
  • "Yer yüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları olsun? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir." (Hac 46) Bu ayet de körlüğün gözle alakalı olmadığını asıl kalplerin kör olduğunu söylüyor. Burada konu açık bir şekilde fiziksel durum değil, ruhani durumdur.
  • "Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında yürümesi için kendisine bir nur/ışık kıldığımız kimsenin durumu, karanlıklar içinde olup oradan çıkamayan kimsenin durumu gibi midir? Kâfirlere yaptıkları ameller böyle süslü gösterildi." (Enam 122). Bu ayette de hidayeti ölümden diriliş gibi anlatıyor. O hidayetten önce bir ölüydü. Sonra kendisine bir hidayet ve nur verildi ve böylece dirildi. Bunun durumu karanlıkta kalanınki gibi olabilir mi?
  • "Doğrusu sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın." (Rum 52). Burada da kalpleri mesaja kapalı olanlar, alegorik olarak ölüye benzetilir. 
  • "Onlardan seni dinleyecek vardır. Fakat hiç akletmeyen sağırlara sen mi duyuracaksın." (Yunus 42) Fiziksel olarak kulağı ve çalışan beyni elbette vardır. Fakat bunlar küfür üzere şartlanmış olduklarından hidayete kapalıdırlar. Onlara duyuramazsın diyor.

Görüldüğü gibi bu ve benzeri ayetlerde ölüden kasıt kafir; diriden kasıt ise kalbi imana açık olan takvalı kişidir. Bkz. Yasin 11.

Hz. Muhammed'in ölülere din anlatmak gibi bir çabası olmadığını biliyoruz. Fakat Kureyş'e ve diğer Arap kabilelerine büyük bir ısrarla mesajını anlatmaktaydı. Nitekim bunu gösteren ayetler vardır. Örneğin Şuara süresi 3. ayet "Sen, inanmıyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin." Yine Kehf süresi 6. ayet; "Bu Kitab'a inanmıyorlar diye peşlerinden üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin."

Yani görüldüğü gibi Hz. Muhammed ölülere değil fakat toplumuna mesajını iletebilmek için büyük bir çaba harcıyor. Onları ikna edemiyor diye büyük bir üzüntüye kapılıyor. Böylece ayetler de ona diyor ki, bunlar ölüdür, kalpleri ölmüştür. Kalplerinin üzerinde perde vardır, ölüye laf anlatamazsın. Böylece bu ve benzeri ayetlerde kafirlerin durumu ümitsiz vaka olup Kuran'ın mesajını duymayacakları ve ona iman etmeyecekleri vurgulanmak istenilmiştir.

Yani bu ayetlerin müminlerin kendi ölülerinin arkasından dua ve Kuran okumaları ile bir alakası bulunmamaktadır.

Şimdi asıl meseleye tekrar gelelim.

Yasin süresi nasıl okunur?

Yasin süresi ölümden sonra diriliş temasının çok yoğun geçtiği bir süredir. Böylece ölen kişiye, etrafındaki hazır bulunan kişilere ve okuyanın kendi nefsine ölümün bir son olmadığı, ölümden sonra dirilişin hak olduğu pekiştirilmiş olur.

Yasin süresi ölmekte olan kişiye okunur. Ki bu kişi ölümden sonra dirilişin hak olduğunu bilsin ve mutmain bir nefis ile ruhunu teslim etsin. Keza bu mesaj ailesi ve yakınları için de geçerlidir. Bu sayede sevdikleri insanın ölümünün sadece geçici bir ayrılık olduğunu ve tekrar Allah'ın huzurunda bir araya geleceklerini pekiştirmiş olurlar.

Yasin süresi ölen kişinin arkasından onu anan ailesi, yakınları ve sevenleri arasında da okunur. Böylece aynı mesaj onlar için de geçerli olur. Keza tek başınıza da okunur ve müstefit olunur. Bunu elbette ölü kişi duyamaz, ama siz ve çevredeki insanlar duyarsınız. Bundan etkilenirsiniz ve imanınız artar. Ölümü de bu hayra vesile olduğu için bundan ölü kişi de nasibini alır.

Peki neden Yasin süresi okunur?

Çünkü içinde yukarıda da belirtildiği gibi içinde yeniden dirilişin çokça geçtiği bir süredir:

Şimdi bunlara bakalım:

  1. "Ataları uyarılmamış ve kendileri de gafil olan bir toplumu uyarman için." (6) Böylece sürede geçmiş ve ölmüş nesiller ile bugün arasında bir bağ kurulur.
  2. "Muhakkak ki ölüyü bir diriltiriz. (İnsanların) yaptıklarını ve izlerini yazarız." (12) Ölümün son olmadığı ve dirilişi açıkça vurgulayan bir ayet ölünün arkasında okunması için en uygun ayetlerden biri olsa gerek.
  3. 13-27. ayetlerde bir şehre gönderilen iki resul ve onlara iman eden üçüncü bir adamın öyküsü onlatılır. Onu öldürürler ve Allah da ona "cennete gir" der o da "keşke bunu (nimeti) kavmim de bilseydi" dedi. (26) Kavminin ölü zannettikleri kişinin nasıl cennete girdiğini ve ölümden sonra yaşadığını, nimetlerle mükafatlandığını gösterir.
  4. "Kendilerinden önce helak ettiğimiz kavimleri görmüyorlar mı?" (31) Çünkü bu kavimlerin tarihsel olarak varlıkları bilindiği halde soyları kesilmişti. İnkarları nedeniyle yaşam döngüsünün dışına itilen kavimleri görmüyorlar mı?
  5. "Hepsi de huzurumuzda hazır bulunacaklardır." (32) Diriliş anlatılmaktadır.
  6. "İşte onlara bir delil; Ölü yeri diriltir ve oradan taneler çıkarırız da ondan yerler." (33) Ölümden sonra yeniden dirilişe yerin tekrar dirilişi ile örnek veriliyor.
  7. "Onlara bir delil de gecedir; gündüzü ondan sıyırırız da karanlıkta kalıverirler." (37) İşte ölümden sonra diriliş için bir başka delil ve alegorik bir benzetme. Gece gündüzden sıyrılınca karanlığa bürünür. Sonra yeniden gündüz geri gelir. Böylece ölüm ve yaşam döngüsü gece ve gündüze benzetilir.
  8. 38-40. ayetlerde de bu sefer güneş ve ay alegorik olarak yaşam ve ölüme benzetilir. Güneş bir ışık kaynağı iken ay bir ölüdür. Yaşam ve ölüm formları da kendi döngüleri içinde birbirine karışmadan devam ederler.
  9. "Soylarını dopdolu bir gemide taşımış olmamız da onlara bir delildir." (41) Bu da Nuh'un gemisidir ve ölüm yaşam döngüsüne bir başka delildir. Ayette "enne hamelne ZÜRRİYETEHUM fil fülkil meşhun" diyor. İsra süresi 3. ayette de "ZÜRRİYETE men hamelna maa Nuh'in" (Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın çocukları) demektedir.
  10. "Dilesek, onları suda boğardık; ne yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi." (43) Böylece bir önceki ayette zürriyetlerini gemide kurtaran O idi. Dilerse yine zürriyetlerini aynı şekilde batırabilir ve onları ölüm yaşam döngüsünün dışına atar. Artık bir zürriyetleri de kalmaz.
  11. "Ama katımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar geçinme olarak onları geri bıraktık." (44) Allah'tan bir rahmet olarak dünya hayatı, Ahiret gününün gelişine kadar geçici bir geçinme olarak kalacaktır. Yaşam ve ölüm döngüsü kıyamete kadar devam edecek.
  12. "Zaten Rabbinin ayetlerinden herhangi biri kendilerine geldiğinde ondan hep yüz çeviregelmişlerdi." (45) "yüz çeviriyorlar burun kıvırıyorlar" dediği ayetler yukarıdaki yeniden diriliş ve ahiret hayatı ile ilgili delil ve ayetler idi. Nitekim 48. ayette de bunun devamı olarak kafirlerin sürdürdükleri polemik bunu gösteriyor.
  13. "(Kafirler Hz. Muhammed'e) <<Doğru sözlü iseniz bildirin bu vaad ne zamandır?>> derler." (48) Görüldüğü gibi bütün bu ayetler, mesajlar ve tartışmalar hep yeniden diriliş ve miad etrafında şekilleniyor.
  14. "Çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek çığlığı beklerler." (49) Beklenen kıyametin kopuşu.
  15. "O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler." (50) Bu durum ölüm sonrası ve kıyametin kopuşundan sonrası kafirler için geçerlidir. Sonraki ayetlerde görüldüğü gibi müminler kendi aileleri ve sevdikleri ile birliktedirler.
  16. "Sura üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak çıkarlar." (51) Mezarından kalkarak dirilmeyi çok güçlü bir şekilde anlatan bir ayettir.
  17. "Dediler ki, <<Vah halimize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı?.>> Onlara: <<İşte Rahman olan Allah'ın vadettiği budur, peygamberler doğru söylemişlerdi>> denir." (52) Diriliş sonrası ona inanmayanların uğradığı şok anlatılıyor.
  18. "Tek bir çığlık kopar, hepsi, hemen huzurumuza getirilmiş olur." (53) Dirilişi ve mahşerde toplanmayı anlatan başka bir ayet.
  19. "Artık bugün (hesap günü) kimseye hiçbir haksızlıkta bulunulmaz. İşlediklerinizden başkasıyla karşılık görmezsiniz." (54) Herkesin yaptıklarının karşılığını göreceği hesap günü anlatılıyor.
  20. 55-58 arası ayetler cennet ehlinin, eşlerinin ve ailelerinin durumu anlatılıyor.
  21. 59-67 arası da cehennemliklerin durumu ve onlara yapılan tehditler dile getirilmiştir.
  22. Her kime uzun ömür verirsek (yaşlılıkla) hilkatini tersine çevirmişizdir. Hiç akletmezler mi? (68) Bu da hayat ve ölüm döngüsünü gösteren bir metafor içerir.
  23. "(Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır) Diri olan kimseyi uyarsın ve verilen (azap) söz(ü) de inkarcıların aleyhine çıksın diye." (70) Yukarıda da belirtildiği gibi diri olan uyarıya açık olan mümin, ölü olan ise inkarcılardır.
  24. 71-73 ayetler hayvanların insanların hizmeti için yaratıldığını bunun için insanın şükretmesi gerektiğini belirtir. Çünkü diriliş de yaratılışın tekrar etmesidir. Nitekim sonraki ayette "kendi ilk yaratılışını unutup dirilişi inkar eden kişi"nin durumu ele alınmaktadır.
  25. "Bunların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da şüphesiz biliriz." (76) açığa vurdukları ile gizledikleri, zahir ve batın dünya hayatı ve ahiret için alegorik bir anlatımı temsil eder.
  26. "İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; <<Çürümüş kemikleri kim yaratacak>> diyerek, Bize misal vermeye kalkar? De ki: <<Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir.>>" (77-79) 77-79. arasındaki ayetler de çok bariz bir yeniden doğuş ayetleridir ve çok güçlü bir kanıt ortaya konulmuştur.
  27. "Yaş ağaçtan size ateş çıkaran O'dur. Ondan (yaş ağaçtan) ateş yakarsınız." (80) Bu da yeniden diriliş için alegorik bir anlatımdır. Yaştan kuruyu, kurudan yaşı, ölüden diriyi diriden ölüyü çıkarır.
  28. "Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur; çünkü O, yaratan ve bilendir." (81) Allah insanlardan çok daha büyük çok daha karmaşık sistemler yaratmışken elbette insanların tekrar yaratılışına dirilişine kadirdir.
  29. "Bir şeyi dilediği zaman, O'nun buyruğu sadece, o şeye <<Ol>> demektir, hemen olur." (82) Allahın yaratma konusundaki mutlak ve sonsuz gücü ifade edilmiştir. "Ol" demesi ile yaratabildiği gibi, sura üfürülmesi ile de tüm insanları kaldırıp yeniden diriltecektir.
  30. "Her şeyin hükümranlığı elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah münezzehtir." (83) Herşey Allahın kontrolü ve egemenliği altındadır. Yaşam ve ölüm döngüsü onun elindedir ve yeniden ona döneceğiz.


***

Görüldüğü gibi Yasin süresinde yeniden dirilişi doğrudan ele alan 30 pasaj vardır. Bazılarında tek ayet iken bazılarında bu anlatım bir kaç ayeti kapmaktadır. Aslında bu yönüyle ele alındığında sürenin tümü yeniden dirilişi anlatmaktadır.

Böylece ölüm döşeğindeki birine, yada yakın zamanda ölmüş birine Yasin süresini okumak yeniden dirilişi işlediği için anlamlı ve önemlidir.


 

Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *