10 Ekim 2024 Perşembe

Arap Baharı Tabutuna Çakılan Son Çivi

Bilindiği gibi Arap baharının beş temel cephesi vardı: 

Tunus: Arap baharı isyanları ilk olarak Tunus'ta başladı. Yasemin devrimi ile halk başarıya ulaştı, diktatör Zeynel Abidin Bin Ali devrildi ve bir halk yönetimi başa geçti. En-Nahda hareketi Tunus'un başat siyasi aktörü haline geldi. Fakat 2021'de Cumhurbaşkanı Kays Said'in bir hukuk darbesi ile karşı devrim başarılı oldu ve tekrar kişi diktatörlüğüne geri dönüldü.

Mısır: 25 Ocak Devrimi 2011'de başarıya ulaştı ve diktatör koltuğunda oturan devlet başkanı Hüsnü Mübarek devrildi. Seçimler yapıldı ve Muhammed Mursi liderliğinde İhvan-ı Müslimin seçimleri kazandı. Ancak 2013'te general Sisi askeri bir darbe ile halk yönetimini devirdi ve yeniden askeri cunta rejimi kuruldu.

Libya: 17 Şubat Devrimi 2011'de diktatör Muammer Kaddafinin devrilmesi ile sonuçlandı. Libya devrimine hem AB ülkeleri hem de ABD aktif destek sağladı. ABD Libyada Kaddafinin devrimcileri bombardıman etmesini önlemek için Kaddafiye karşı uçuşa yasak bölge ilan etti. AB ülkeleri ise devrimcilere hava gücü ile yardım ettiler. Libyada bir halk meclisi ve hükümeti kuruldu. Fakat 11 Eylül 2012 tarihinde Libya halkı Hz. Muhammed karikatürlerinden dolayı yaptıkları protesto gösterilerinde ABD büyükelçisi linç edilerek öldürüldü. Bu olaydan sonra ABD ve AB ülkeleri müslüman Arap halklarına yardım etmeyi ve demokrasi getirmeyi bıraktılar. Böylece Libya Batılı ülkelerin domine ettiği iç savaşta hızla parçalandı.

Suriye: Suriye devrimi geç başladı. Fakat Suriye rejimini diğer ülke rejimlerinden ayıran bir gerçek var. Rejim şiddet sarmalına girince çözülmüyor. Örneğin Mısırda rejim güçlerinin halka karşı şiddet uygulaması bir süre sonra rejimin çözülmesine ve ordunun taraf değiştirmesine sebep oldu. Aynı senaryo Tunusta ve Libyada da oldu. Fakat Suriye'de rejim çözülmüyor. Sadece sivil protestoların sürdüğü ilk 6 ayda 10 bine yakın sivil insan rejim güçlerinin silahlı saldırıları ile öldüğü halde rejimin ve ordunun çözülmesi mümkün görünmüyordu. Bu yüzden muhalefet silahlandı ve iç savaşa döndü. Mayıs 2013'te rejimi ayakta tutmak için Şii grupları devreye girdi. 30 Eylül 2015'te de Rusya Esed lehine müdahil oldu. ABD de bundan 11 gün sonra 10 Ekim 2015'te SDG'yi kurup IŞİD'e operasyon yapmaya başladı. Esed'e karşı değil, onunla savaşan IŞİD'e karşı... Neticede bütün bu yardımları alan Esed devrilmedi ve iç savaş hala devam ediyor.

Yemen: 2011'de Yemen'de 11 Şubat Devrimi 33 yıllık diktatör Abdullah Salih'in devrilmesi ile sonuçlandı. Abdullah Salih solcu/laik ama köken olarak Şii/Zeydi'dir. Onun devrilmesinden sonra bir halk iktidarı kuruldu. 2014'te ise İran destekli Husi grubu ayaklanıp başkent Sanaa'yı ele geçirdi. Husiler şii bir grup olmakla birlikte Zeydiliği terkedip Caferiliğe geçmiş İrancı bir gruptur. 2015'te Suudi Arabistan liderliğinde kurulan bir askeri koalisyon Yemen'e operasyon başlattı ve iç savaş hala devam etse de Husiler iktidarı ellerinde tutmayı başarmıştır.

Bir de Bahreyn var. Bahreyn'deki devrime de İnci devrimi adı verilmiştir. Aslında Bahreyn devrimi Bahreyn'de yaşayan Şii nüfusunun İranın kışkırtması ve ayaklanması ile ortaya çıktı. Suriye devriminin ilk günlerinde İrancılar Bahreyn devrimini Suriye devrimine karşı Şiiliği konsolide etmek için kullandılar. Fakat Suudi Arabistan'ın askeri müdahalesi sonrası Bahreyn devrimi olumsuz sonuçlandı.

***

Genel değerlendirme;

Arap baharı Tunus'ta (Aralık 2010) başlamış olup yine Tunus'ta cumhurbaşkanı Kays Said'in gerici darbesi (Temmuz 2021) ile son buldu. Geçtiğimiz Pazar (6 Eylül 2024) Tunus'ta cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Tüm muhalifleri ve rakiplerini tutuklayarak ve hapsederek baskı uygulayan cumhurbaşkanı Kays Said %90+ oy alarak kendi diktatörlüğünü perçinlemiş ve böylece Arap baharının tabutuna son çivi çakılmıştır.

Arap baharı Arap rejimlerin sebep olduğu insan hakları ihlalleri, kötü yönetim, adaletsiz ekonomik dağılım, yaygın yolsuzluk vb. gibi olumsuz şartlara karşı Arap halklarının bir tepkisi olarak meydana geldi. Sosyal medyada organize olan Arap gençler demokratik toplumlarda olduğu gibi insanca yaşamak istiyor. İsyanlar Arap dünyasındaki farklı ülkelere sıçradı. Tunus, Mısır, Libya ve Yemen'de başarıya ulaştı. Fakat hem yerel diktatörlerin hem de emperyalizmin dokunuşuyla başarıya ulaşmış tüm bu devrimler birer karşı devrim ile bastırıldı. Başarıya ulaşamayanlar da zaten emperyalizmin ve yerel diktatörlerin engellemelerinin sonucu olarak başarıya ulaşamamıştır. Arap devrimlerine kimse sahip çıkmamış, bilakis herkes karşı çıkmıştır. Bölgede Türkiye ve Katar dışında hiç kimse de Arap devrimlerini desteklememiştir. Bunların desteği de malesef iç ve dış baskılar nedeniyle sınırlı olmuştur.

Sizce ABD ve Avrupa ülkeleri Mısır halk devrimini mi destekledi, yoksa Mısır karşı-devrimi olan askeri darbeyi mi? ABD Rabia meydanı devrimini değil, Sisi'yi destekledi. Hala da Sisi'ye her sene finans ve askeri yardımda bulunuyor. Haberleri aratın görürsünüz.

Arap baharına karşı çıkanların başında da Suudi Arabistan geliyor. Suud devrimlerin ters yüz edilmesi için bütün kaynaklarını seferber etti. Suud basını ve aydınları hala Arap baharını karalayan yazılar yazıyorlar. İnanmıyorsanız Al-Awsat Türkçe sitesine bakın. 2011'de Tunus'ta devrilen diktatör Zeynel Abidin bin Ali soluğu Suudi Arabistan'da aldı. Suudi Arabistan Bahreyn'de devrime askeri müdahale ile son verdi. Yemen'e de aynı saikle askeri operasyon yaptı. Libya'da seçilmiş hükümete karşı General Hafter'in yanında yer aldı. Mısır'da darbe yapan general Sisi'yi, Tunus'ta da yayınladığı kararnamelerle anayasal düzeni, anayasa mahkemesini, meclisi ve hükümeti lağveden cumhurbaşkanı Kays Said'i ciddi bir şekilde fonladı. Kays Said'i ABD ve başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri de destekliyor. Suudi Arabistan Suriye devriminde de samimiyetsiz davrandı.

İran olayın sadece mezhebi boyutunda kaldı. Sadece Şii devrimleri ve karşı devrimleri destekledi. Hamas hariç şii olmayan hiçbir hareketi desteklemedi. Hamas'ı destekledi çünkü Hamas da Gazze'de İran'a bağlı bir grup olan İslami cihad hareketinin teşkilatlanmasına izin verdi. Yani İran'ın bu sayede Gazze'de bir yatırımı oldu: İslami Cihad. Bunun dışında İran örneğin Tunus'ta en-Nahda'yı ve Mısır'da İhvan-ı Müslimin'i desteklememiştir. Tunus'ta hukuk darbesi yapan Kays Said Reisi'nin ölümünde İran'ı ziyaret etmiş ve iki ülke arasında vize muafiyeti sağlanmıştır. İran bunları İran devrimine sıcak bakan Raşid el-Gannuşi'nin partisi olan en-Nahda iktidarında yapmamıştır.

Bir çok kişi Arap baharının proje olduğunu iddia eder. Aslında proje olan Arap baharındaki devrimlerin gerici karşı devrimlerle bastırılmasıdır.



Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *