Putin'in çeşitli vesilelerle Ukrayna ile barış müzakereleri için ortaya koyduğu nihayi hedefler şöyledir:
- Ukrayna'daki mevcut hükümetin devrilmesi ve yerine geçici bir hükümet kurulması. Müzakereyi o geçici hükümetle yapmak istiyor.
- Ele geçirdikleri toprakların ilhakı ve Ukrayna'nın bu topraklarda hak iddia etmekten vazgeçmesi.
- Ukrayna'nın NATO'ya girmesinin sonsuza kadar engellenmesi.
Bu şartlar sadece Ukrayna'yı değil her bakımdan Avrupa'nın güvenliğini de tehdit ediyor.
Rusya ABD ile masaya oturmuş gibi yapıyor. Şimdilik masaya oturmayan tarafın Ukrayna olduğunu göstermeyi ve Ukrayna'yı ABD nezdinde izole etmeyi başardı. Diğer taraftan askeri saldırıyı sürdürüyor ve sahada etkinliğini genişletiyor. Rusya'nın Ukrayna işgali altındaki Kursk bölgesini kurtarmaya devam ederken Ukrayna topraklarında ilerlemeye ve kendisinin işgal ettiği alanları genişletmeye de devam ediyor.
Trump ise hala Zelenski ile değerli maden pazarlığında ...
Tarihsel olarak Avrupa'nın Rus yayılmacılığını sınırlayıcı bir rolü var. Rusya'nın Osmanlı ile yaptığı birçok savaşta ele geçirdiği toprakları Avrupa'nın zorlaması ile anlaşma masasında terk etmek zorunda kalmıştı. Rusya 19 yüzyıl boyunca Osmanlı ile yaptığı savaşlarda özellikle Balkanlarda Osmanlı'dan kazandığı hemen hemen tüm toprakları geri vermek zorunda kaldı. Bunun en açık örneği 1877'deki 93 Harbinde Avrupa'nın reddetmesi sonucu Ayastefanos Antlaşması'nın kaldırılıp yerine Berlin Anlaşmasının yapılmasıdır. Yine Avrupa'nın baskısı ile 1812 savaşında ve 1829'daki Edirne anlaşmasında Rusya savaşta kazandığı Balkanlardaki toprakları Osmanlı'ya geri vermek zorunda kaldı. Avrupa'nın Rusya yayılmacılığına karşı harekete geçtiği en önemli olaylardan birisi de 1853'teki Kırım savaşıdır. Kırım Savaşı'nda Rusya tek başına Osmanlı'ya karşı harekete geçerken Avrupa ülkeleri (İngiltere Fransa ve Sardunya) Rusya'nın Osmanlı topraklarını ele geçirmesine karışı olduklarından Osmanlı lehine bir ittifak kurup Rusya'ya karşı savaşa katılmışlardır.
Neticede Avrupa Rusya'nın genişlemesini durdurmaya çalışmıştır. Bu durum 2 Dünya Savaşı'ndan sonra bozulmuştur. Böylece NATO da buna karşı kurulmuştur. Hatta Türkiye'nin NATO'ya girme sebebi de Rus yayılmacılığına karşı duyulan endişedir.
Bugün de Avrupa Rusya'nın Ukrayna Savaşı'nda toprak ilhakına karşı son derece hassas durumdadır ve kırmızı çizgisidir. Bu Amerikan ve Atlantik siyaseti içinde geçerlidir. Ama Trump ve kendisi gibi akla bir karış havada olan kurmayları bunun çok farkında görünmüyor.